Türkiye'de Göç Sağlığı ve Sivil Toplum Kuruluşları
Anahtar Kelimeler:
Göç, Sığınmacı, Mülteci, Göç Sağlığı, Sivil Toplum KuruluşuÖz
Göç, bireylerin daha iyi yaşam koşulları, güvenlik eksikliği veya ekonomik nedenlerle yer değiştirmesini ifade eder. Tarih boyunca sosyal, kültürel ve ekonomik yapıları şekillendiren göç, bireylerin fiziksel hareketliliği kadar sosyal etkileşimleri ve ekonomik dönüşümleri de beraberinde getirir. Özellikle 2011’de başlayan Suriye iç savaşı sonrası, Türkiye’de “zorunlu göç” kavramı ön plana çıkmıştır. Zorunlu göç, bireylerin savaş, doğal afetler veya insan hakları ihlalleri gibi nedenlerle yaşadıkları yerlerden ayrılmalarını ifade eder. Bu süreçte sığınmacı ve mülteciler, dil engelleri, kültürel farklılıklar ve sosyal dışlanma gibi çok boyutlu zorluklarla karşılaşabilir. Göç sağlığı bireylerin fiziksel, zihinsel ve sosyal refahını korumayı amaçlayan kapsamlı bir yaklaşımdır.
Türkiye, dünyanın en büyük sığınmacı ve mülteci nüfusuna ev sahipliği yaparak göç sağlığı alanında uluslararası düzeyde önemli bir konuma ulaşmıştır. Sivil Toplum Kuruluşları (STK) sağlık okuryazarlığı, kültürel uyum ve birinci basamak sağlık hizmetlerine erişimin desteklenmesi gibi alanlarda kritik roller üstlenir. Kamu ve STK işbirliklerinin güçlendirilmesi, dijital çözümlerle hizmetlere erişimin kolaylaştırılması ve uzun vadeli finansal destekler, göç sağlığı alanında sürdürülebilir çözümler için gereklidir. Türkiye, bu kapsamlı yaklaşımıyla uluslararası iyi uygulamalara örnek teşkil ederken, toplum sağlığını ve uyumunu desteklemektedir.